Anayasa Mahkemesi’ne Bireysel Başvuru Yolunun Anayasal Yoruma, Uluslararası İnsan Hakları Hukuku Yorumuna ve Yargı Sistemine Etkileri: 2012-2017 Yıllarına İlişkin Yargısal Örüntülerin Karşılaştırmalı Analizi

Anayasa Mahkemesi 23 Eylül 2012 tarihinden başlayarak bireysel başvuru yolu ile temel hak ve özgürlüklere ilişkin ihlal iddialarını kabul etmeye ve ihlal bulduğu kararlarda ihlallerin giderilmesi için gerekli önlemleri tespit etmeye başladı. 23 Eylül 2014 itibariyle Mahkeme’ye 26641 bireysel başvuru yapıldı. Yine aynı tarih bakımından Anayasa Mahkemesi bireysel başvuruya ilişkin 11146 adet farklı türlerde karar verdi (birleştirme, idari ret, kabul edilmezlik, kabul edilebilirlik, ihlal, kayıt kapama, feragat nedeniyle düşme). Bu kararlardan 267 tanesi kabul edilebilirlik kararı iken, Mahkeme, 6460 başvuruda kabul edilemezlik kararı aldı. Mahkeme istatistiklerine göre, 302 başvuru ise ihlal kararı ile sonuçlandı.

Anayasa hukuku ve uluslararası hukuk literatüründe bu kararların anayasa ve uluslararası insan hakları hukuku yorumuna ve Türk yargı sistemine etkileri henüz sistematik ve kapsamlı bir şekilde araştırılmamıştır. Anayasa Mahkemesi, karşılaştırmalı anayasa hukuku literatürü bakımından da bireysel başvuru yolu sonrasında araştırılmayı beklemektedir.Mevcut çalışmalar, Anayasa Mahkemesi önünde bireysel başvuru yolunun işleyişine ve münferit davalar ışığında Mahkeme’nin Anayasa’yı nasıl yorumladığına yoğunlaşmaktadır. Bu araştırma projesi, Anayasa Mahkemesi’nin hak özneleri ve içeriği bakımından hakların koruma alanlarının belirlenmesine etki eden tüm kararlarını tarayan ve analiz eden ilk kapsamlı ve sistematik çalışma olacaktır. Proje, Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru yolunun ilk beş yılını değerlendirecektir (2012-2017).

Araştırmanın temel sorusu şöyledir:

Anayasa Mahkemesi’nin Eylül 2012-Eylül 2017 arası değerlendirdiği bireysel başvurular, Mahkeme’nin Anayasa’yı ve uluslararası insan hakları hukukunu yorumlamasını ve yargı sistemi ile ilişkilerini ne yönde etkilemiştir ve bu etki(ler), Anayasa Mahkemesi’nin kendi içtihatları, Yüksek Mahkemelerin içtihatlarındaki değişim ve İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi’nin uygulanması açısından ne tür sonuçlar doğurmaktadır?

Bu soru aşağıdaki alt soruları beraberinde getirmektedir:

1. Bireysel başvuru içtihadı: a. temel hak ve özgürlüklerin meşru biçimde sınırlanmasındaki ölçütleri, dolayısıyla sınırlamanın sınırına ilişkin anayasal ilkelerin yorumunu (Anayasa madde 13) nasıl etkilemiştir? b. temel hak ve özgürlüklerin yorumlanma tekniklerini nasıl etkilemiştir? c. temel hak ve özgürlüklerin koruma alanlarını (hak özneleri ve korunan içerik) nasıl etkilemiştir?

2. Diğer mahkemelerin yetkisi ve içtihadı, bireysel başvuru ile verilen kararlardan nasıl etkilenmiştir? Bu çerçevede, Anayasa Mahkemesi ve özellikle diğer yüksek mahkemeler arasında “yargısal diyalog” ortaya çıkmış mıdır?

3. İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi’ndeki hakların doğrudan yorumu ve temel hakların korunmasına ilişkin tedbir kararları gibi anayasal yargıya yeni giren uygulamalar bireysel başvurular ışığında nasıl şekillenmektedir?

4. Türkiye’nin taraf olduğu diğer uluslararası insan hakları sözleşmelerinin yorum ve uygulanması bakımından bireysel başvuru ne tür sonuçlar doğurmaktadır? Bunların uygulanmasını zayıflatmakta ya da güçlendirmekte midir?

5. Yukarıdaki sorulara verilecek yanıtlar temelinde, Anayasa Mahkemesi karşılaştırmalı anayasa yargısı çalışmaları içinde nasıl değerlendirilmelidir? Mahkeme, bireysel başvuru içtihadı ile bu literatüre bir örnek olay olarak nasıl bir katkı sunmaktadır?